13.05.09 14 MAYIS ECZACILIK GÜNÜ
Sayı: 2009 / 410 Trabzon, 13.05.2009
BASIN AÇIKLAMASI (2009)
Değerli Basın Mensupları,
Eczacılık mesleği 170. akademik yılını yaşamaktadır.
Her yıl olduğu üzere sizlerle ve aracılığınızla, halkımızın sağlık ve ilaç hizmetlerine ulaşımdaki sıkıntıları ile mesleki sorunlarımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Türk Eczacıları Birliğince 2009 yılı gündemini Eşdeğer İlaç olarak belirlemiş ve halkımızın eşdeğer ilaç konusunda bilgilendirilmesi gereğini programına almıştır.
Araştırmacı ilaç kuruluşları tarafından üretilerek kullanıma sunulan birçok ilaç her ülkenin kendi koşullarında ve yerli üreticiler tarafından aynı kimyasal yapı ile üretilmektedir ki; buna Eşdeğer İlaç=Jenerik İlaç adı verilir. Bilimsel olarak eşdeğer ilaç için ön koşul, Biyoeşdeğerlilik ve Biyoyararlanım araştırmalarının yapılmış olmasıdır. Bu araştırmalar; eşdeğer ilacın gönüllü denekler üzerinde yapılan çalışmalarla, insanın kan seviyesinde ve metabolizmasında orijinal ilaç ile aynı etkiye sahip olduğunun kanıtlamak amacına yöneliktir. Sosyal Güvenlik Kurumu bütçe açıkları ve kamu yararı göz önüne alındığında, eşdeğer ilaç kullanımının önemi bir kat daha artmaktadır. Zira eşdeğer ilaç, orijinal ilaca göre azımsanmayacak kadar (%20-%80) ucuzdur. Zaten bilindiği üzere Sosyal Güvenlik Kurumları da, eşdeğer ilaç kullanımını zorunlu kılmaktadır. Bu yolla da sağlık bütçelerinde önemli tasarruflar sağlanmaktadır. Halkımızın bilgilendirilmesi yanında, hekimlerimize de eşdeğer ilaç konusunda gerekli eğitim, bilgilendirme ve duyuruların yapılması hem bu alana yönelimi sağlayacak, hem de hekim, eczacı, hasta üçgeninde yaşanan yersiz tartışmaları ortadan kaldıracaktır. Bu alanda en büyük sıkıntılar eczacılarımız tarafından yaşanmakta ve yine eczacılarımız tarafından çözüme kavuşturulmaktadır.
Tabii eşdeğer ilacı anlatırken, yerli ilaç sanayimizden de söz etmek gerekiyor. Yıllardır ülkemizde üretim yapan yerli ilaç sanayimiz, sön dönemlerin modası özelleştirme furyası ile birer birer yabancılara satılmış ve ülkemiz ilaç gibi önemli bir konuda da yabancı şirketlerin insafına bırakılmıştır. Sağlıkla ilgili düzenlemeler insanımızın ilaca ulaşımında kolaylıklar sağlamış olmasına rağmen, ilaç üretimi yapmayan bu şirketler ithal ederek satmak suretiyle kârlarını katlamakta, olan yine yoksul halkımıza olmakta, sosyal güvenlik açıkları katlanarak artmaktadır. Bu günlerde imzalanacağı düşünülen IMF anlaşmasındaki ilk talimatın SGK harcamalarındaki kısıntı olduğunu biliyoruz ki, bunun anlamı; gelecekte hepimiz ilaca ve sağlığa daha zor, daha pahalı ulaşacağız.
Sağlıklı bir toplum yetiştirmek adına yapılanan harcamaların masraf olmadığı, yatırım olduğu ve bu alanda tasarruf kavramının olamayacağı esasen israfın engellenmesi amaçlanmalıdır. Gelişmiş batı ülkeleri sosyal güvenlik bütçelerinin büyüklüğüne rağmen türlü teşviklerle eşdeğer ilaç kullanımını arttırmaya çalışırken, bizim siyasilerin KARA DELİK saydığı ve yetersiz bütçeye rağmen, bu alana gereken önemi vermememizi duyarsızlıktan başka bir tanımla ifade etmek mümkün değildir.
Değerli Basın Mensupları,
İlaca ulaşımdaki bu zorluklara rağmen, siyasi desteği arkasına alan sermaye gruplarının iştahını öylesine kabartıyor ki; yasalarımız İlaç Sadece Eczanede Satılabilir hükmüne haiz iken, bu odaklar Drogstore adı ile mağazalarını bile hazırladılar. Siyaseten büyük oynayan bu kişiler; herhalde yasanın da istedikleri şekilde düzenleneceğinden emin olmalılar ki, bu denli pervasızlık sergileyebiliyorlar. Sağlık otoritesi de sessiz ve uzaktan izlemekle yetiniyor.