30.12.2009 BASIN AÇIKLAMASI

 

18. BÖLGE TRABZON ECZACI ODASI BAŞKANI ECZ. SABİH TEKİN ÇAĞLAR TARAFINDAN SON GÜNLERDE KAMUOYUNDA TARTIŞILAN SOSYAL GÜVENLİK KURUMU İLE ECZANELER ARASINDA YAŞANAN SÜRECE İLİŞKİN YAPILAN BASIN AÇIKLAMASIDIR.

 

Eczacılar 4 Aralık 2009 tarihinde, ilaç fiyat indirimi sonucu oluşan stok zararlarının giderilmesi, kamu kurum indirimi, muayene ücretleri ve bunların eczanelerden tahsili gibi nedenlerden dolayı, demokratik haklarını kullanarak, uyarı amacıyla 1 günlük eczane kapatma eylemi gerçekleştirmişlerdir.  Sosyal Güvenlik Kurumu ise uyarılarımızı dikkate alıp çözüm yolunda adım atmak yerine yine tehdit, yine yıldırma, yine baskı tavrı göstererek Türk Eczacıları Birliği ile olan Protokolü fesih etmiş ve akabinde 24.000 eczaneye de Kurumla olan sözleşmenin bir ay sonra iptal edileceği bildirimini göndermiştir.

Sayın Bakan ve SGK Bürokratları eczacıları 4 Aralık sürecine götüren talep ve sorunlarımızın çözümüne yönelik hiçbir çaba göstermemiştir. Sayın Bakan 3 Aralıkta kamuoyuna yaptığı açıklamada, ''sanayi ve kamu arasında yapılan sözleşme ile eczacıların zararlarının karşılanmasını yazılı olarak güvence altına aldıklarını, gereğinin yapılmaması durumunda, ilaç sanayi ile yapılan sözleşmeyi tek taraflı feshedeceğini” beyan etmiştir. Bugün itibariyle eczanelerin zararları karşılanmadığı gibi, feshedilen sözleşme de ilaç sanayi ile olan değil, eczacılar ile yapılan sözleşme olmuştur. Yani SGK sorun çözmek yerine yeni sorun üreten bir noktadadır.

Sözleşme feshi ile cezalandırılan eczacılarımız değil halkımızdır.
Çünkü önümüzdeki süreçte ne yazık ki sosyal güvencesi olan vatandaşlarımızın peşin para ile ilaç alma dönemi başlayacaktır. Bunun anlamı, hastaların eczanede ödediği parayı geri almak için Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlükleri önünde kuyruklarda bekleyerek çile çekmesidir. Daha da kötüsü, peşin ödeyecek gücü olmadığı için ilaç alamayan hastalarımızın mağdur olacak olmasıdır. Vatandaşlarımızın oluşacak bu durumdan bizlerin değil, sözleşmemizi feshedenlerin sorumlu olduğunu bilmelerini istiyoruz. 4 Aralık tarihinde, nöbetçi eczaneler aracılığıyla vatandaşın ilaca ulaşımı sağlanmıştır. Eczacılar bir tek vatandaşı bile mağdur etmemiştir. Ne Sağlık Bakanlığında, ne Çalışma Bakanlığında ne de Sosyal Güvenlik Kurumunda bu konuda tek bir şikâyet bile yoktur. Halkın sağlığını korumakla görevli olan devlet kurumlarının Sözleşmeleri ortadan kaldırarak, bizleri hastalarımıza ilaç veremeyecek, onları da bu hizmetten faydalanamayacak duruma getirmeye hakkı yoktur. Fesih işlemi nedeni ile eczacıların yasal tazminat hakları olduğu ise bir başka gerçektir. 

SGK 17 Aralık tarihli duyurusu ile suç işlemiştir.  SGK açıklamasında “Ayrıca verilen bu kararla, ilaç fiyatlarının düşmesi sebebiyle karlarının azalması endişesi taşıyan eczanelerimizin durumu göz önüne alınmış; TEB’e sözleşme bedeli ödeme ve anlaşma karşılığı aylık aidat verme yükümlülüğünden kaynaklanan maliyetlerin kaldırılması amaçlanmıştır.” İfadeleri yer almıştır. Aidat ödenmesi TEB’e özgü bir durum olmayıp tüm sivil toplum örgütlenmelerinde var olan dayanışmanın sembolüdür. Bir zenginleşme aracı değil, anayasal bir tanımdır.  SGK bu yaklaşımı ile 6643 Sayılı Yasa ile belirlenen hükümlere karşı olduğunu yani yasa tanımaz olduğunu açıkça beyan etmiştir.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun İlaç Alım Protokolü'nü tek taraflı olarak feshetmesi, 6643 sayılı TEB Kanunu ile Birliğimize verilen eczacılar adına sözleşme yapma yetkisi'ni hiçe sayması Türkiye Cumhuriyetinin şimdilik totaliter rejime geçmemiş olması nedeni ile bir diğer yasa ihlalidir. Sosyal Güvenlik Kurumu, sözleşme yapmak istiyorsa yasadaki muhatap Türk Eczacıları Birliği’dir. Diğer sözleşmelerin hukuki dayanağı yoktur.

22 Aralık 2009 Salı günü tüm Eczacı Odası Başkanları Ankara’da bir araya gelmiş; mevcut sorunları çözmek istediğimiz, bir inatlaşmanın muhatabı ve tarafı olmadığımız, iki tarafın da uzlaştığı bir protokol için, gerekli adımların atılmasını istediğimiz karar altına alınmıştır.

Bu süreçte son aşama olarak Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan 27.12.2009 Pazar günü katılmış olduğu bir açılış töreninde yaptığı konuşmada eczacılara 15 Ocak 2010 a kadar süre verdiklerini, ayrıca “16 Ocak’a kadar eczacılar tek tek sözleşme imzalamazsa ilaçların marketlerde satılmaya başlanacağı”  açıkladı.  İlaçların marketlerden satılmasının eczanelerin yaşamasından öte, hastalarımızın yaşaması için çok büyük bir tehlike oluşturduğunu yıllardır ifade ediyoruz. Dünyada sadece Amerika’da yaygın olarak uygulanan bu sistem, sadece ilaç şirketlerinin çıkarlarını korumaya yöneliktir. Amerika bu sistem nedeniyle kişi başı ilaç harcamalarının en yüksek olduğu ülkedir 2006 Yılında kişi başına düşen ilaç harcaması Türkiye’de 126 Dolar iken aynı dönemde ABD de 912 Dolar olarak gerçekleşmiştir. Öte yandan ABD de yanlış ilaç kullanımı nedeni yaşanan ölümler ölüm nedenleri arasında ilk 5 sırada yer almaktadır. Bu rakamlar bile markette ilaç satışının hem ekonomi hem de sağlık açısından ne kadar yanlış olduğunun bariz kanıtlarıdır.  

Sadece reçetesiz ilaçlarını markette sattıran bazı Batılı ülkeler bundan bile geri dönmeye başlamışlardır. Bu sistemin Türkiye’de uygulanmasının akılcı olmayan ilaç kullanımının, buna bağlı sağlık zararlarının ve maliyetlerinin katlanarak artıracağına dikkat çekmek istiyoruz. Öte yandan devletten bir kör kuruş katkı almadan, kamu kaynaklarını hortumlamadan, yıllardır en fazla vergiyi veren eczacıların ödediği vergilerin yanı sıra eczane çalışanlarının sosyal güvenlik primlerinin günü gününe yatırıldığı da göz önüne alındığında eczacıların kamuya sağladığı katkının boyutu daha iyi anlaşılabilir. 25.000 e yakın eczacı, 100.000 den fazla eczane çalışanı ve bunların bakmakla yükümlü oldukları sayılarını toplamından bu sektörden geçim sağlayan insan sayısının bir milyona vardığı bilindiğine göre bu yaklaşım ancak Sayın Başbakan’a yanlış bilgi aktarıldığı ile açıklanabilir.

Bugün itibariyle gelinen süreç birileri tarafından sıradan bir hak arama çabası olarak algılanabilir. Eczacılar içinse durum çok daha farklıdır. Bizler, mesleğimiz, onurumuz ve çocuklarımızın geleceği için mücadele etmekteyiz. Eczacılar mesleki olarak bir var oluş veya yok oluş sürecini yaşamaktadırlar. SGK, bireysel sözleşme yapmak yoluyla eczacıyı meslek örgütünden koparıp yalnız ve savunmasız bırakmayı planlamaktadır. Eczacılar, bireysel sözleşmenin mesleklerinin sonu olduğunun farkındadırlar. Buradan açıkça ifade ediyoruz ki; 18. Bölge Trabzon Eczacı Odası üyeleri hiçbir şekilde, TEB nin taraf olmadığı bir sözleşmeyi imzalamayacaklardır.

Her şey şimdiye kadar olanlardan daha fazla eczacının ellerindedir. Hükümet ister yasamızı değiştirsin isterse yeni yasa yapsın. Bizim onurumuz yazılı kurallarla değiştirilemez. Eczacının dayanışmasını, birliğini delemez ve bizlere hükmedemezler. Eczacılar ülkede sorun yaratıp insanların sağlığını tehlikeye atan yaklaşımlara karşı her zaman sağduyu ve aklıselimle yaklaşmıştır. Tek çözüm; SGK ile TEB arasında eczacıların mağduriyetini engelleyen ve insanlarımızın ilaca kolayca ulaşımını sağlayacak bir protokolün imzalanmasıdır. Eczacı örgütü ile bir bütün olarak çözümün tarafında olmaya devam edecektir.

Kamuoyuna saygıyla duyulur.                      
Ecz. Sabih Tekin ÇAĞLAR
Başkan